Siyah İnci "Pele"

22 Şubat 2010 Pazartesi0 yorum

"Tanrı beni futbol oynamam için yaratmış".
 4 dünya kupasına katılmış ve 3’ünde şampiyonluk yaşamış, oynadığı her maçta ortalama bir gol kaydetmiş, 22 senelik futbol kariyeri süresince oynadığı 1363 maçta tam 1282 defa fileleri havalandırmış, en iyi yılında dostluk ve kupa maçları da dahil olmak üzere tam 139 gol atmış bir efsane ve olağanüstü bir sürat, top kontrolü ve yetenekler bütünü. Ve bu bütünün en nadide parçası "Siyah Inci," Pele’ydi.

Sarı yeşillerin arasında parlayan bir yıldızdı Pele. Kıvrak, güçlü bir zeká ve vücuda sahip olan Pele topa da istediği gibi hükmedebiliyordu. Orta boylu, olağanüstü bir dengeye sahip ve çok
süratliydi. Mükemmel bir top cambazı olmasının dışında, oyunu önceden okuyabildiğinden dolayı, rakibin arasına kolayca girip çıkabiliyor, topu rahatlıkla orta sahadan ceza sahasına taşıyabiliyordu. Keskin zekásı sayesinde beklenmedik oyunlar kuruyor, sürpriz paslar ve şutlar atabiliyordu. Her iki ayağını da eşit düzeyde kullanarak topa çok sert ve isabetli vurabildiği gibi, büyük bir ustalıkla atabildiği kafa golleri de vardı. Rakip defansın üstünden kalecileri bile şaşkın müthiş etkili şutlar atardı. Futbolseverler öyle büyülenmişlerdi ki, o topa her sahip olduğunda yeni bir numara icat edecek beklentisi içindelerdi.



ÇİLELİ BİR ÇOCUKLUK



Futbolseverler tarafından Pele lakabı ile tanınan Edson Arantes do Nascimento, 1940 yılının 23 Ekimi’ nde, Minas Gerais Eyaleti’nin küçük bir kasabası Tres Coraçoes’te hayata gözlerini açtı. Burası Brezilya’daki fakir bölgelerden biriydi. Henüz küçük bir çocukken ailesiyle beraber Brezilya’nın daha güneyine Sao Paulo Eyaleti’nin Bauru kasabasına yerleşti. Pele’nin futbolla tanışması burada olmuştur. Kendisinin daha sonraları itiraf edeceği gibi, kalbindeki üç yerden biri doğduğu yer Tres Coraçoes, diğeri çocukluğunun geçtiği ve futbolla tanıştığı Bauru, sonuncusu ise futbol kariyerinin uzun bir bölümünün geçtiği Brezilya’nın Santos takımıdır.



Çocukluğu güçlükler içinde geçen Pele’yi ailesi "Dico" diye çağırırdı. Babası Joao Ramos do Nascimento da profesyonel bir futbolcuydu. Futbol dünyasında "Dondinho" diye bilinen Ramos, zamanının en iyi kafa hakimiyetine sahip santraforlarındandı. Kötü bir sakatlık geçirip birinci ligdeki futbol kariyeri bitene kadar, Brezilya’nın Fluminense takımındaki görevini başarıyla devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik edeninsan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla para kazandırmamış; bilakis, o sıralarda yaptığı işin ayakkabı boyacılığının önüne geçmişti. Top almaya yetecek kadar parası olmadığı için, çoğu zaman kendi topunu kendi yapmıştı. Tabii ki, annesi Celeste, oğlunu daha iyi bir hayata layık gördüğü için, başlangıçta Pele’nin futbol oynaması fikrine hep karşı çıkmıştı.

Pele'nin ayakkabı boyacılığından futbol'a kadar ki hayat hikayesi...
 Pele’nin ilk işi ayakkabı boyacılığıydı ancak ilk hayali futboldu. Futbol kariyeri çok erken yaşlarda başlayan Pele, Bauru’nun Baquinho ve Sete Setembro gibi bazı amatör futbol kulüplerinde top oynadı. Henüz on bir yaşlarında,  amatör bir takım olan ve hatta o sıralar antrenörü bile bulunmayan Ameriquinha takımında top koştururken, yine zamanının dünya kupalarında futbol oynamış başarılı bir futbolsever olan Waldemar de  Brito tarafından keşfedildi. De Brito, Pele’nin kıvrak zekásının ve paha biçilemez yeteneğinin farkına varan ilk insanlardandı. Böylece Pele, De Brito’un kurmuş olduğu, Clube Atletico Bauru takımında futbol oynamaya başladı.

1956 yılında Waldemar de Brito, sonradan Pele’nin uzun yıllar top koşturacağı, Sao Paulo kentinin Santos Futbol Kulübüne geldi. Oradakilere Pele’yi göstererek, "Bu çocuk dünyada bir efsane olacak," dedi. Haklı da çıktı. Pele’nin profesyonel hayatındaki ilk golü henüz 16 yaşındayken geldi. Santos’un ünlü santraforlarından Del Vecchio’nun yerine oynarken 36. dakikada attı golünü ve  Santos’u 7-1 galibiyete taşıyan 6. golün sahibi oldu. Ceza sahasında topla buluşan Pele etrafındaki kalabalık defansa rağmen topu kaleci Zaluar’ın altından filelerle buluşturmayı başardı. Bu sayede Zaluar Pele’nin profesyonel futbol hayatında ilk golünü attığı kaleci olarak tarihe geçti. Bir sonraki sezon Santos takımının vazgeçilmezlerinden biri olan Pele, ilk on birin içindeki yerini başarıyla aldı.

PROFESYONEL FUTBOL KARİYERİ

SANTOS VE COSMOS



Santos Futbol Kulübü, Pele’nin de takıma katılmasıyla beraber, başarıdan başarıya koştu. Dünyanın dört bir yanında dostluk ve kupa maçları kazanan takım, ligde de bir sürü zaferlere tanık oldu. Tabii, Pele’nin Santos’ a kazandırdığı başarılar, kimi zaman, ligdeki diğer antrenörlerin ve takımların başlarına bela oldu. Mesela, Corinthians Futbol Kulübü tam on yıl boyunca Santos takımına karşı oynadığı hiçbir maçta galibiyet yüzü göremedi.



1957 yılında, Pele 32 golle ligde en çok gol atan futbolcu seçildi. 1958’de, Santos takımı eyalet şampiyonu olurken, Pele bu sefer 119 gol atarak krallığını ilan etti. 1959 senesinde ise, ligde 127 gol atarak krallığını yine kimselere bırakmadı. 1960’da, Santos takımı tekrar eyalet şampiyonu oldu. Gol kralı Pele attığı 33 golle bu başarıya katkıda bulundu. 1961 ve 1962 yıllarında, Santos eyalet şampiyonluğunun yanı sıra Copa Libertadores ve Brezilya Kupası turnuvalarını da kazandı. Ayrıca, Santos takımı 1962’de Dünya Futbol Kulüpleri şampiyonu da oldu. Pele, 1961’de 110, 1962’de ise, 37 defa fileleri havalandırarak gol kralı seçildi. 1963 senesinde, ligde 22 golle kral olurken, Santos takımı Brezilya ve Dünya Futbol Kulüpleri kupalarını bir kez daha kazandı. 1964 ve 1965 yıllarında, Santos eyalet şampiyonluğunun yanında Brezilya kupasını da aldı. Pele, 1964’te 34, 1965’te ise 101 gol atarak gol kralı seçildi. 1967 ve 1968 yıllarında, Santos takımı tekrar eyalet şampiyonu oldu; 1968’de, Brezilya kupasını da kazandı. 1969 senesinde, Santos bir kez daha eyalet şampiyonluğunu tadarken, Pele ligde 26 gol kaydetti ve gol kralı seçildi. Santos takımı Pele’yle birlikte eyalet şampiyonluğunu son defa 1973 yılında aldı. Attığı 52 golle Pele gol kralı oldu.



Pele Santos takımıyla son maçını 3 Ekim 1974’te Ponte Preta takımına karşı oynadı. Maç 2-0 Santos’un galibiyeti ile bitti. Fakat, seyirciler için maç 21. dakikada bitmişti. O dakika kendine doğru gelen topu Pele yerden alarak dizleri üzerine çöktü ve elleri arasındaki topu havaya kaldırdı. Bir an şaşkınlık yaşayan seyirciler neler olduğunu anlamışlardı; Pele emekli oluyordu. Pele’nin 18 sene futbol oynadığı Brezilya’nın Santos Futbol Kulübü, bu süre boyunca, tam 11 defa lig şampiyonluğu gördü. 6 kez Brezilya kupasını müzesine götürdü. Ve 2’ şer kere de Libertadores ve Dünya Futbol Kulüpleri kupalarını kazandı. Bütün bu kupaların yanı sıra, Santos dünyanın birçok yerinde katıldığı dostluk maçlarından da galibiyetlerle ayrıldı.



Pele 1974 senesinde futbolu bıraktığını açıklamasına rağmen, 1975’te, Kuzey Amerika’nın New York Cosmos takımına rekor bir ücrete transfer oldu. Aslında, Cosmos macerası Pele’nin sonradan anlattığı kadarıyla, 1971 yılında, New York Cosmos Futbol Kulübü’nün menajeri olan Clive Toye’nin ziyaretiyle başladı. Amerika Birleşik Devletleri Futbol Federasyonu’nun da desteğini alan Clive Toye, Pele’ye, Santos Futbol Kulübü’ndeki spor hayatını sona erdirdiği zaman, Cosmos takımı için top oynaması teklifini sundu. Fakat Pele Santos’tan sonra başka bir takımda futbol oynamasının mümkün olamayacağını söyleyerek bu teklifi geri çevirdi. Bu işin peşini bırakmayan New York Cosmos’ un sahibi Warner Iletişim, Pele 1974’te emekliliğini açıklayınca transfer teklifini yineledi. Uzun bir uğraştan sonra, Pele 1975 senesinde Cosmos takımı için top oynamaya ikna oldu. Oynayacağı üç sene için 7 milyon dolarlık bir anlaşmaya imza atan Pele, Cosmos’ta top oynamasının gerçek nedeninin para kazanmak değil, futbolu Amerika Birleşik Devletleri’nde popüler bir spor yapmak isteği olduğunu açıkladı. Pele aktif futbol hayatındaki son şampiyonluğunu 1977’de bu takımda tattı.



1 Kasım 1977 yılında, Pele profesyonel futbol kariyerinden emekli oldu. Jübilesini, Cosmos ve Santostakımları arasında oynanan, bir dostluk maçında yaptı. Ilginin oldukça yoğun olduğu bu maçı, 650 gazetecinin yanı sıra 38 televizyon kanalı da izlemeye geldi. 75.000 seyirci önünde oynanan maçın biletleri altı hafta öncesinden tükendi. Muhammed Ali, Pele’yi maçtan önce soyunma odasında kucaklarken, "Işte dünyanın en iyi iki sporcusu" diyerek Pele’den övgüyle söz etti. Maç başlamadan, milyonlarca futbolseverin huzurunda yaptığı konuşmasında Pele, her insanı dünya çocuklarına karşı daha fazla ilgi ve şefkat göstermeye davet etti. Ricası üzerine, stattaki tüm futbolseverler hep bir ağızdan "Sevgi, sevgi, sevgi" diye haykırdı. Konuşmasının ardından başlayan maçta, ilk yarı Cosmos takımının formasını giyen Pele, hemen hemen 30 metreden füze gibi bir gole imza attı. Bu gol Pele’nin profesyonel futbol kariyerinde attığı son gol oldu. Ikinci yarı Santos takımı için sahaya çıktı ve bu maçla beraber aktif futbol hayatına veda etmiş oldu. Pele’nin New York’un Cosmos takımında futbol oynaması, o zamana kadar Kuzey Amerika’da pek fazla ilgi gösterilmeyen bu güzel spora milyonların bağlanmasını sağlamıştır.

Pele Dünya Kupasında
 Pele, Santos Futbol Kulübü’nde top onamaya başlayalı kısa bir süre olmuştu ki,  o zamanın Brezilya Milli Takım antrenörü Sylvio Pirilo’nun dikkatini üzerine çekmeyi başardı ve milli takıma çağrıldı. 7 Temmuz 1957’de, henüz on yedi yaşındayken, ilk milli maçına çıktı. Rakip Arjantin’e 2-1 yenildikleri bu maçta, Brezilya’nın golünü atan Pele olmuştu. 1958 Dünya Kupası geldi çattı ve ilk defa bütün dünya "Siyah Inci"yi tanıma fırsatını yakaladı. Olağanüstü bir yetenek, inanılmaz bir sürat ve roket gibi şutlar futbolseverleri hayretler içinde bıraktı. Pele futbol hayatı boyunca, 1958 Isveç, 1962 Şili, 1966 Ingiltere ve 1970 Meksika Dünya Kupaları olmak üzere, tam dört Dünya Kupası’na katıldı. Oynadığı 14 maçta 12 gol attı. Futbol tarihine, katıldığı milli takımla üç dünya kupası kazanabilen tek futbolcu ünvanıyla yazılan Pele, kırılması zor bir rekora daha imza atmış oldu.

1958 Dünya Kupası’nda yıldızı parlayan Pele Isveç’e sakat geldi. Ilk iki maçta görev alamadı. Brezilyalıların ilk karşılaşması Avusturya Milli Takımı’ylaydı. Brezilya 3-0 kazandı. Sonraki maçta Ingiltere ile 0-0 berabere kaldılar. Son grup maçı Gothenburg’da Sovyetler Birliği’ne karşıydı. Brezilya’nın 2-0 yendiği maçta, Pele bu sefer takımdaki yerini almıştı. Iki golün de sahibi Vava’ydı. Pele’nin şutlarından biri direkten dönmüş, fakat ikinci gölün pasını veren o olmuştu. Çeyrek finalde rakipleri Galler’di. 1-0 kazandıkları maçın tek golü Pele’den geldi. Kaleye doğru gönderdiği top defanstan Stuart Williams’a çarparak filelerle buluştu ve bu sayede Dünya Kupaları’ndaki ilk golünü kaydetmiş oldu; Pele on sekiz yaşındaydı. Brezilya Milli Takımı yarı finalde Fransa’yı 5-2’lik skorla devirdi. Beş golden üçü Pele’nin, biri Didi’nin ve öbürü ise Vava’nındı. Final maçını ev sahibi Isveç’le oynadılar. Zagalo bir, Pele ve Vava ise ikişer gol kaydettiler. Pele’nin bir şutu direkten dönmüştü. Attığı gollerden biriyse büyüleyiciydi. Kalabalık defansın içine yüksekten yapılan ortayı dizinde yumuşatıp, topu başının üstünden arkasına doğru bıraktı. Daha top yere değmeden, kendi etrafında dönüp öyle bir vole vurdu ki, kaleci Svensson olduğu yerde bakakaldı. Finale kadar yükselebilen Isveç Milli Takımı, maçı kendi evinde 5-2 kaybederek büyük hayal kırıklığı yaşadı. Turnuvanın sonuna kadar oynayabildiği dört maçta tam altı gol attı Pele. Brezilya’nın 1958 Dünya Kupası’nı kazanmasında büyük rol oynadı ve henüz on sekiz yaşında uluslararası üne sahip oldu.

1962’deki Şili Dünya Kupası’nın tartışılmaz ustaları yine Brezilyalılardı. 22 yaşındaki Pele’ye, artık dünyadaki bir numaralı futbolcu gözüyle bakılıyordu. 2-0 kazandıkları açılış maçını Meksika ile oynadılar. Pele kendinden bekleneni yaptı ve muhteşem gollerinden birini daha attı. Topla buluştuktan sonra kaleyle arasındaki dört rakip futbolcuyu harika çalımlarla geçti ve kalecinin yanından topu Meksika filelerine bıraktı. 0-0 berabere kaldıkları ikinci maçta rakip Çekoslovakya’ydı. O maçta bacak yan bağlarından biri kopan Pele turnuvadan çekilmek zorunda kaldı. Fakat, Brezilyalıları durdurmak mümkün olmadı. Yollarına Pele’den yoksun devam eden takımı ateşleyen Mane Garrincha olurken, Amarildo da Pele’nin yerine oynadı. Finalde karşılarında yine Çekoslovakya vardı. Ama, bu sefer Brezilya maçı 3-1 kazanarak turnuvayı zaferle noktaladı. 1962 Dünya Kupası’nda Pele, ilk iki maç dışında diğer karşılaşmalardaki yerini alamasa da, Brezilya Milli Takımı’yla beraber iki kere Dünya Kupası kazanmış oldu.

1966 Ingiltere Dünya Kupası ise Brezilya Milli Takımı için tam bir felaketti. Brezilyalılar oynadıkları son üç Dünya Kupası’ndaki başarılı çizgilerinin çok altındaydılar. 12 seneden sonra, ilk defa grup maçlarını geçemeyerek, çeyrek finale bile yükselemediler. Aslında, iyi bir çıkış yapıp gruptaki ilk maçını kazanan Brezilya takımı, Bulgaristan’ı 2-0 yendi; olağanüstü bir frikik gölü atan Pele yine sahanın yıldızıydı. Fakat ikinci maçta Macarlara 3-1 yenilmekten kurtulamadılar. Macaristan Milli Takımı’nın bu zaferinde, Pele’nin ufak bir sakatlık yüzünden takımdaki yerini alamamasının payı büyük olmuştu. Brezilya’nın üçüncü maçı Portekiz’e karşıydı. Oyuna çok sert başlayan Portekizliler, kolay lokma olmayacaklarını daha ilk dakikalarda belli etmişlerdi. Macarlardan aldıkları şok yenilgiden sonra, maça yedi değişiklikle başlayan Brezilya Milli Takımında Pele ilk on birdeydi; fakat sakatlıktan yeni çıkmış, eski formunu henüz bulamamıştı. Bütün bunların üstüne, işi şansa bırakmak istemeyen Portekiz Milli Takımı, yaptıkları faullerle Brezilyalılara sahada adım attırmıyorlardı. Ingiliz hakem George McCabe’in Portekizlilerin o sert oyununa göz yumması, tüm dünyada maçı seyreden futbolseverleri şaşkına çevirmişti. Sonunda, Portekizli futbolcu Morais’in tekmesiyle yerde kalan Pele maça devam edemedi. Ingiliz hakem sakatlıkla sonuçlanan o sert faule bile uyarıda bulunmayıp, sadece Brezilya lehine serbest vuruş kararı verdi. Portekiz’le oynadıkları son maçı da 3-1 kaybeden Brezilya Milli Takımı turnuvadan elendi. Finalde Almanya’yı yenen Ingilizler 1966 Dünya Kupası’nı kazanmış oldular. Pele ise, bütün o yaşadıklarından sonra, bir daha Dünya Kupası turnuvalarına katılmama kararı aldı.

1970 yılında, Brezilya Milli Takımı’ndaki liderlik koltuğuna tekrar çağrılan Pele, yapılan bütün ısrarlara ve milli görev aşkına karşı koyamadı ve aktif futbol hayatındaki en son Dünya Kupası’na Meksika’da katıldı. Brezilyalıların 1970’teki turnuvaya katılan takımı o güne kadarki milli takımlarının en muhteşemiydi. Birbirinden yetenekli oyunculardan kurulu olan takımın ileri dörtlüsü solda Rivellino, sağda Tostao, ortada ise Jairzinho ve "Siyah Inci"den oluşmaktaydı. Bunaltıcı Meksika sıcağı altında geçen turnuvada Brezilya Milli Takımı’nı durdurmak imkánsızdı.

Brezilya’nın gruptaki ilk rakibi Çekoslovakya Milli Takımı’ydı. Maça her zamanki gibi gol peşinde başlayan Brezilyalılar, defansta oluşan bir açık yüzünden, kalelerinde erken bir gol gördüler. Fakat, kısa bir süre sonra, Rivellino’nun attığı harika frikik golü skoru eşitledi. Golden sonra maç nerdeyse tek kale oynanmaya başladı. Pele’nin golüyle öne geçen Brezilyalılar coştular ve son iki golü de Jairzinho’nun ayağından buldular. Brezilya Çekoslovak Milli Takımı’nı 4-1’lik skorla ezip geçti.

Sırada Ingiltere vardı. Ingiltere Milli Takımı, son oynanan Dünya Kupası’nı kazanmış olduğu üzere, birçok futbol yazarı tarafından maçta favori gösterilmekteydi. Pele’yi sıkı markaj altına almayı düşünen Ingiliz antrenör, iyi bir defans oyuncusu olan Alan Mullery’e verdi bu görevi. Fakat, Pele’yi durdurmak çok güçtü. Daha maçın onuncu dakikasında, Jairzinho’nun ortasına müthiş bir kafa vurdu Pele. Kaleye doğru giden bu topa herkes gol gözüyle bakıyordu ki, Ingiliz kaleci Gordon Banks yüzyılın kurtarışını yaptı. Daha sonra, Gordon Banks’ın bu kurtarışı Dünya Kupaları’ndaki en iyi kurtarış olarak tarihe geçecekti. Bir ara, Ingiltere adına Alan Ball’ın bir şutu direkten döndü. Birçoklarınca erken final diye adlandırılan bu maçta Ingilizler olağanüstü bir gayretle çok iyi defans yaptılar; fakat, Jairzinho’nun golüne engel olamadılar. Gol pasını veren Pele’ydi ve Brezilya maçı 1-0 kazandı.

Turnuvanın geri kalan maçlarında, Brezilya ilk önce Romanya’yı 3-2 yendi. Pele iki gol atmıştı. Diğer golse Jairzinho’dan geldi. Brezilya çeyrek finalde rakip Peru’yu rahat bir skorla 4-2 geçti. Yarı final maçındaysa, 3 gol atan Brezilya’ya, Uruguay ancak 1 golle karşılık verebildi. Final Brezilya ve Italya Milli Takımları arasındaydı. Her iki takım da o güne kadar Dünya Kupası’nı ikişer defa kazanmışlardı. O yüzden, maç iki takım için de çok önemliydi. Çünkü, maçın galibi, hem diğer takıma karşı üstünlük sağlamış olacak, hem de kupayı üç defa kazanarak Dünya Kupası’nı evine götürmeye hak kazanacaktı. Ancak, Italyanların katı defans anlayışları Brezilyalıları durduramadı. Seyredeğer atak futboluyla Brezilya Milli Takımı Italya’yı 4-1’lik skorla devirdi. Brezilya’nın golleri Pele, Gerson, Jairzinho ve Carlos Alberto’dan geldi. Pele’nin attığı gol Dünya Kupaları’nda Brezilya adına atılan 100. goldü. Pele o golün sevincini şöyle tarif etmiştir: "Kafamla attığım bu golün bende özel bir yeri olacaktır. Bilindiği gibi babam da futbolcuydu ve bir keresinde oynadığı maçta kafasıyla tam beş gol atmıştı. Bu benim kıramadığım ender rekorlardan biridir." Ve Brezilyalılar 1970 Meksika Dünya Kupası’nın galibi olarak Dünya Kupası’nı evine götürdü.

Pele bu başarıdan kısa bir süre sonra milli takımda futbol oynamaya son verdi. 18 Temmuz 1971’de, Brezilya’nın Maracana Anıtı önünde, Pele milli takım için bir daha top oynamayacağını açıkladı ve on numaralı formasını çıkarıp on yaşındaki bir çocuğa verdi. Bu tarihi olayı anıtın önünde gözyaşları içinde izleyen 200.000 kadar Brezilyalı ve dünyadaki tüm futbolseverler yasa boğuldu.

Efsane Pele
 Pele dünyada büyük toplulukları etkisi altına alabilmiş özel biriydi. Ilk defa 1958 Isveç Dünya Kupası’nda fark etti onu bütün dünya. Finalde Brezilya’nın Isveç’i 5-2 yendiği maçtan sonra Pele’yi marke eden Isveçli defans oyuncusu Sigge Parling şunu itiraf etmiştir: "5. golden sonra onu alkışlamak istedim."



1960’larda, Avrupa’da dostluk maçları oynayan Pele’ye hayran kalan Fransız basını kendisine "Kral" lakabını takmıştır. Yine o yıllarda Peru Lima’da oynadığı bir dostluk maçından sonra stadın duvarına şunlar yazılmıştır: "Pele buradaydı."



1962 Şili Dünya Kupası’nda harikalar yaratan "Siyah Inci"ye zengin Avrupa takımları talip oldular ve kendisine destelerce para teklif ettiler. Fakat, onun yurt dışına transfer olmasını istemeyen Brezilya Hükümeti Pele’yi "Ulusal Hazine" ilan etti. Pele’nin "Siyah Inci" lakabı buradan gelmektedir.



19 Ocak 1964’te Brezilya Kupası yarı final maçında Santos takımının kalecisi Gilmar hakem tarafından kırmızı kartla oyun dışı bırakıldı. Bütün oyuncu değişikleri hakkını önceden kullanan Santos takımı maçın son dakikalarında çaresiz kalmıştı. Antrenöre yaptığı ısrarlar sonucunda kaleye geçen Pele, üç gol attığı maçta, iki tane de kurtarış yaparak Santos’u finale taşımıştır. 21 Kasım 1964’te ise Rio de Janeiro’nun Botafogo takımına karşı oynadığı maçta tam sekiz gol attı. Brezilyalı spor yazarı Armondo Nogueira Pele için şunları yazacaktır: "Eğer Pele bir insan olarak doğmamış olsaydı, dünyaya kesinlikle bir futbol topu olarak gelirdi."



1967’de Santos takımıyla Afrika’da yaptığı dostluk maçları sırasında Pele Nijerya’dan da davet almıştır; ancak, o aralar Nijerya’da iç savaş vardır; bu durum onu engelleyememiş ve daveti kabul etti. Pele’nin ülkeye geleceğini öğrenen Nijeryalılar onu seyredebilmek için Biafra’da 48 saatlik bir ateşkes imzaladılar. Ingiliz gazetesi The Sunday Times Pele’yi şöyle tanımlamıştır: "Pele nasıl hecelenir?      T-A-N-R-I."



Pele profesyonel futbol kariyerinde oynadığı 6 maçta 5, 30 maçta 4 ve 92 maçtaysa 3 defa topu filelerle buluşturmayı başarmıştır. 500. golünü 1962’de 22 yaşında kaydetmiştir. 19 Kasım 1969’da 1.000. golünü Vasco da Gama takımına 34. dakikada penaltıdan atmıştır. Bu golünü Pele Brezilyalı fakir çocuklara ve muhtaç yaşlılara hediye etmiştir. Brezilyalı şair Carlos Drummond şöyle yazacaktır: "Pele’nin attığı gibi 1.000 gol atmak çok zor olmayabilir; ama, Pele’nin attığı gibi bir gol atmak imkánsızdır."



1970 Meksika Dünya Kupası final maçında Brezilya’ya yenilen Italyan takımının defans oyuncusu Tarciso Burnigoh Pele için şunu söylemiştir: "Onu kendim gibi etten ve kemikten zannetmiştim; yanılmışım."



Pele 1977’de aktif futbol kariyerinden emekli olurken Brezilya’nın Birleşmiş Milletler temsilcisi J.B. Pinheiro şunları söylemiştir: "22 senelik futbol hayatında Pele dünya barışına herhangi bir temsilciden çok daha fazla katkıda bulunmuştur."



Başarıları futbolla sınırlı kalmayan Pele otobiyografisini de kaleme almıştır. "Hayatım ve Güzel Oyun" adlı kitabı 1977’de yayımlanmıştır. Kendi hayatını konu alan ya da futbolla ilgili bir dizi filmde rol almıştır. Ayrıca, çeşitli besteler yapan Pele 1977’de gösterime giren "Pele" adlı filmin bütün müziğini kendisi besteledi.



Hayatı boyunca dünya çocuklarının gelişimi ve refahı adına elinden geleni yapmıştır. UNICEF’le fakir çocuklara yardım amacıyla birçok çalışmaya da katılmıştır. Pele çocuklara karşı duyduğu sorumluluğu şu sözlerle açıklamıştır: "Dünyada futbol oynayan her çocuk bir Pele olmak istiyor. Bu benim onlara nasıl iyi bir futbolcu olunacağını öğretmem demek. Ancak, daha önemlisi nasıl iyi bir insan olunacağını göstermem gerek." 1978’de Uluslararası Barış Ödülü’ne layık görüldü.



1994’te, Brezilya Cumhurbaşkanı Fernando Henrique Cardoso tarafından Spor Bakanı görevine getirilmiştir ve 1998 yılına kadar bu görevde kalmıştır. 1997’de Ingiliz Kraliyet Ailesi Pele’yi "Şövalye" ünvanıyla ödüllendirildi.



17 Aralık 1999’da Ulusal Olimpiyat Komitesi Pele’yi yüzyılın atleti ilan etti. Halbuki, bu ödüle layık görülen beş adaydan yalnızca Pele hiçbir Olimpiyat’a katılmamıştı. Geriye kalan dört adaydan biri 1960 Olimpiyatları’nda altın madalya kazanmış Muhammed Ali, öbürü 1972 Olimpiyatları’nda 7 altın madalya kazanmış yüzücü Mark Spitz, diğeri 1984-1996 Olimpiyatları süresince 9 altın madalya kazanmış atlet Carl Lewis, ve sonuncusu ise 1992 Olimpiyatları’nda altın madalya almış Amerika Birleşik Devletleri "Rüya Takım"ı oyuncusu basketbolcu Micheal Jordan’dı.

Share this article :

Yorum Gönder

 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. teleyorum - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger